İYİ Parti, HalkTV yazarı Ayşenur Arslan’ın “Alevi-Kürt bir cumhurbaşkanı seçeceğimi mi sanıyorsunuz?” başlıklı yazıya ilişkin açıklama yayınladı.
İYİ Parti sözcüsü Kürşad Zorlu tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Tamamen asılsız ve türev ithamlarla Cumhurbaşkanımızı ve partimizi propagandacı bir şekilde hedef alan Ayşenur Arslan hakkında Hukuk Politikaları Başkanımız Hakan Şeref Olgun tarafından gerekli hukuki girişimlerde bulunulmuştur.
Dün yazdığı hayali yazının ardından bugün etnik ve mezhepsel bir araç kullanarak iftiranın ötesine geçen, toplumsal bölünmeyi körükleyecek pervasız bir eyleme girişti.
Bunların hepsi yalan ve iftiradır.
Siyasi ve ideolojik bağnazlığın gölgesindeki bu anlayış maalesef sadece medyanın dilini değil, ülkemizin siyasi alanını da zehirliyor.
Bizler İYİ Parti olarak Türk milletine atılan bu iftiralara karşı bir aradayız. Makul siyasetin ve değerlerinin yolunda kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz.”
Tamamen asılsız ve türev ithamlarla Cumhurbaşkanımızı ve partimizi propagandacı bir şekilde hedef gösteren Ayşenur Arslan hakkında hukuk politika başkanımız Hakan Şeref Olgun tarafından gerekli hukuki girişimler başlatılmıştır.
Bugün, dün yazdığınız yaratıcı makaleden sonra… pic.twitter.com/iZNpXrzIWx
— Prof.Dr.Kürşad ZORLU (@zorlu77) 1 Şubat 2024
Söz konusu yazıda şu ifadeler yer aldı:
“Telefondaki kişinin ismi şahsen tanıdığım bir isim değil, öncelikle şunu söyleyeyim. Ama yakasında AKP rozetiyle Meclis’e giden önemli bir siyasetçi. Uzun zamandır bu cepheden uzak olmasına rağmen siyaseti terk etmemiş gibi görünüyor. Belki de bu yüzden 2023 seçimlerine yaklaşık 2 ay kala Akşener’in yanına gitti.
O toplantıda Meral Akşener -not aldım- şunları söyledi:
“Alevi-Kürt bir cumhurbaşkanı seçeceğimi mi sanıyorsunuz? Siyasi çizgim buna izin verir! Asla!”
Ziyaretçisi “Peki aklınızda başka bir isim var mı?” diye sordu. Akşener de bunu çok güzel anlatmış:
“İlhan (Kesici) Abi olabilir. Ama Abdullah Gül gibi o da yemeğin önünde hazır olmasını istiyor. Hikmet (Çetin) Bey de sayılabilir. Her halükarda Kemal (Kılıçdaroğlu) Bey’in orada olmayacağı kesindir.”
