Bahçeli’nin ‘paralel yapı’ çıkışı sonrası cemaatler mercek altında: Menzil’de miras kavgası, Diyanet’ten Süleymancı uyarısı – Son Dakika Türkiye Haberleri

0

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Yeni bir paralel yapının milli bünyemize sızmış olup olmadığını derhal sorgulamak gerekmektedir” çıkışı ve basın danışmanı Yıldıray Çiçek’in “15 Temmuz hain darbe girişimi devlet yönetiminde ders ve tecrübe olmadıysa daha ne olması lazımdır?” ifadesi siyaseti hareketlendirdi. Cumhuriyet; iktidar eliyle eğitimden sağlığa, emniyetten TSK’ye girerek Türkiye’yi kıskaç altına alan cemaatlere mercek tuttu. 

MENZİL: YENİ FETÖ MÜ?

Bu cemaatlerin başında “yeni FETÖ tehlikesi” olarak kamuoyunda görülen Adıyaman merkezli Menzil cemaati geliyor. Nakşibendi tarikatının Halidi kolunun Türkiye’deki en büyük ayaklarından olan Menzil, siyasi çalışma ve ilişkileriyle de öne çıkan bir cemaat konumunda. Cemaat özellikle 1960’ta “antikomünist hareketlere” destek verip, 1970’ten sonra da siyasi, toplumsal ve kamusal bir görünüme büründü.

MENZİL’İN SİYASETÇİ ‘MÜRİTLERİ’

Menzil cemaatinin en dikkat çeken özelliklerinden birisi de bünyesinde bulundurduğu siyasi isimler oldu. Eski Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile eski Ülkü Ocakları Maraş İl Başkanı Ökkeş Kenger Şendiller cemaatin önceki elebaşısı Abdulbaki Elhüseyni’nin müritleri olarak biliniyordu.

MENZİL’İN BAKANLIĞI: SAĞLIK BAKANLIĞI

Cemaatin Sağlık Bakanlığı’nda örgütlendiği en çok tartışılan konu olurken; eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın da cemaat üyesi olduğu biliniyor. Akdağ’ın 2002’de Sağlık Bakanı olması için dönemin Başbakanı Abdullah Gül’e cemaatin önde gelen isimlerinden Taner Yıldız’ın önerdiği iddiası ise dönemin tartışmalı başlıklarındandı. Akdağ döneminde bakanlık bürokrasisinde de cemaatin gücü arttığı, dönemin bakanlık müsteşarı Prof. Dr. Necdet Ünüvar, müsteşar yardımcısı Dr. Orhan Gümrükçüoğlu gibi cemaat müridi olduğu iddia edilen kişilerin bürokraside etkin rol aldıkları belirtiliyordu. Cemaatin halen Sağlık Bakanlığı’nda etkisi olduğu ise bilinen bir gerçek.

CENAZEYE SİYASETÇİ AKIMI YAŞANMIŞTI

Eski elebaşı Abdulbaki Elhüseyni’nin 13 Temmuz 2023’teki cenazesine ise yurt genelinden 3 milyon kişinin katıldığı değerlendirilirken, katılımcıların arasında Adıyaman Valisi Osman Varol, Adıyaman Belediye Başkanı Süleyman Kılınç, Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici yer almıştı. Bunun yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dönemin Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise sosyal medya hesaplarından taziye mesajı yayımlamıştı. Erdoğan ayrıca Elhüseyni için Hürriyet gazetesinde ilan yayınlamış ve ondan “ülkemizin manevi rehberlerinden” diye bahsetmişti.

ÜÇ KARDEŞ ARASINDA MİRAS SAVAŞI ERDOĞAN’IN MASASINDA

Abdulbaki Elhüseyni’nin yaşamını yitirmesinin ardından ise oğulları Saki, Fettah ve Mübarek Elhüseyni arasında miras savaşı başladı. En büyük kardeş ve mevcut elebaşı sayılan Saki Elhüseyni, cemaat mallarının “ümmetin malı” olduğunu, bu nedenle miras konusu olamayacağını savunuyor. Kardeşleri Fettah ve Mübarek Elhüseyni ise bu mallarının miras olacağını belirtiyor. Saki, cemaat içinde oluşturulan “şeriat mahkemesinde” ise Semerkant Vakfı yöneticileri tarafından Menzil’in kasasından 10 milyar TL vurgun yapıldığını iddia edip, miras kavgasının çözümünde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı işaret etmişti.

Saki Elhüseyni

KAVGAYI POLİS BAŞLATTI, SAVCI BİLE ENGELLEYEMEDİ

Bu miras savaşı; 13 Ocak’ta Adıyaman Kâhta’daki merkezi Menzil köyünde yaşanan taşlı sopalı kavgayla kamuoyunda kendisini gösterdi. Saki ile Mübarek taraftarları arasında yaşanan kavga Saki taraftarı H.T. isimli ve Muş’ta görevli bir polis memurunca başlatıldı. Söz konusu kavga öncesinde, 12 Ocak’ta gerilimin başladığı; ancak köye görevlendirilen bir savcı tarafından ilk gün engellendiği ortaya çıktı.

ERDOĞAN’LA SARAY’DA GİZLİ ZİRVE

Bu kavganın ardından miras savaşı Türkiye’nin yanı sıra Hollanda ve İngiltere’de açılan davalarla yargı konusu oldu. Özellikle İngiltere’de kardeşlerden Mübarek ve Emin Elhüseyni hakkında “nitelikli dolandırıcılık” davası açılması kamuoyunca dikkat çekti. Miras savaşı yargı konusunda genişleyince araya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın girdiği öğrenildi. Saki Elhüseyni ile Erdoğan’ın şubat ayında Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda görüştüğü, Saki’nin Erdoğan’dan kendi vakfının kamu yararına dernek statüsü verilmesi için hazırlanan kararnamenin imzalanmasını istediği iddia edildi. 

CEMAAT KONTROLÜ İÇİN VAKIF KURDU

Bu görüşmenin ardından ise Saki, mayıs ayında kendi vakfı Serhendi Vakfı’na bağlı olarak Trabzon merkezli “Hemedani İlim Kültür Eğitim Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı”nı kurdu. Saki’nin bu vakıfla amacının başta cemaat camileri olmak üzere taşınmazların kontrolünü tekeline almak olduğu ileri sürüldü. Saki en son ise kendi “dinsel savunusu”nu kuvvetlendirmek için Diyanet’in 15 Ağustos’ta “kadınların miras hakkını hedef alması” açısından kamoyunun tepkilerine neden olan “Kul Hakkı Ateşten Gömlektir” hutbesini kendi propagandasına kattı. Bu Saki’nin iktidardan destek avına çıkması olarak gösteriliyor.

CEMAAT BÖLÜNMEYLE KARŞI KARŞIYA

Söz konusu miras kavgası hâlâ çözülemezken, kavganın cemaati yeniden bölünmeye getirdiği de iddia ediliyor. Mübarek Elhüseyni’nin ağabeyi Saki Elhüseyni tarafından Menzil köyünden kovulduğu, Marmara bölgesinde yeni bir köy kurmayı hedeflediği belirtiliyor. Mübarek Elhüseyni’nin iddia konusu bu hamlesinin, cemaatin Menzil ve Buhara kollarının ardından üçüncü bir kolun eklenmesiyle 3’e bölünmesi anlamına geliyor.

MEDYADAN KOBİ BİRLİĞİNE: EKONOMİK BİR GÜÇ MENZİL!

Diyanet’in gizli tarikatlar raporunda ise cemaatin faaliyetleri şöyle anlatılıyor: “Semerkand Yayın Gurubu adı altında Semerkand Tv, Radyo 15, Semerkand Yayınevi, Hacegân Yayınevi, Semerkand Dergisi, Semerkand Çocuk Dergisi, Semerkand Aile Dergisi, Genç Okur Dergisi ile sürdürmektedir. Ayrıca ilgili grubun Semerşah Turizm ve Erşah Turizm adı altında hac ve umre organizasyonları yapan firmaları da vardır. Avrupa’nın pek çok ülkesinde tekke adını verdikleri yerlerde faaliyetleri bulunmaktadır.” Bunun yanı sıra cemaatin küçük ve orta büyüklükteki işletmelerden (KOBİ) oluşan “Türkiye Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği” (TÜMSİAD) de önemli bir ekonomik güç olarak bulunuyor.

DİYANET: ‘UZUN VADEDE SIKINTILARA YOL AÇABİLİR’

Diyanet’in raporunda cemaat için “Son zamanlarda Menzil Grubunun bürokraside teşkilatlandığı ve kamuda etkinliğini artırdığı yönünde kamuoyunda bir kanaat dillendirilmeye başlanmıştır. Doğru olması halinde bu tezahürün ülkemizde orta ve uzun vadede sıkıntılara yol açacağı değerlendirilmektedir” uyarısının da yapılması dikkat çekiyor.

CUMHURİYETİN İLK GERİCİ YAPILARINDAN: NURCULUK

Menzil cemaatinin yanı sıra; dikkat çeken diğer bir grup ise Nurcular/Risalei Nur Grupları oluşturuyor. Nurculuk; Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e “deccal” diyen Saidi Kürdi tarafından kurulan ve onun eseri “Risalei Nur”un okunması, basılması ve yorumlanması özelinde örgütlenen bir dini oluşum. Nurculuk; “laik rejime karşı, İslam özelinde teokratik bir devlet kurmak amacıyla” cumhuriyetin ilk yıllarından beri faaliyet yürüten gerici bir yapılanma olarak biliniyor.

SİYASİ GRUPLARI: YENİ ASYA VE OKUYUCULAR

Günümüzde Nurculuk hareketi; “Kırkıncılar”, “Med-Zehra”, “Okuyucular”, “Tahşiyeciler”, “Yazıcılar”, “Yeni Asya” ve “Zehra” grupları kapsamında faaliyetlerini yürütüyor. Bu grupların arasında ise siyasete etki eden Okuyucular ve Yeni Asya grubu ön plana çıkıyor. Diyanet’in raporunda Yeni Asya grubu için “yayıncılık” faaliyetiyle önce çıktığı belirtilerek; “15 Temmuz darbe girişiminin ardından hükümete yönelik aşırı muhalif tutumları ile paralel olarak FETÖ’yü destekler mahiyette yayınlar yaptıkları bilinmektedir” değerlendirmesi yer alıyor.

SARAY’DA GEZEN GRUP: OKUYUCULAR

Dini bilgilerin Risalei Nur’la öğrenilmesi, Saidi Kürdi’nin “karizmatik bir dinsel kişilik” mitosunu ön plana çıkaran ve Risalei Nur’un sorgulanamaz olduğunu ileri süren Okuyucular grubunun ise AKP’ye yakın bir Nurculuk grubu olduğu biliniyor. Grup, 2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Erdoğan’ı destekledikleri yazılı olarak açıklamıştı. Erdoğan’ın seçilmesinin ardından ise Saray’da yapılan törende grubun önde gelen isimlerinden ve Saidi Kürdi’nin akrabası Sabri Okur’da davet edilmesi tepkilere neden olmuştu.

Image

Nurcular-Okuyucular Kolu önde geleni Sabri Okur

FETÖ YENİDEN Mİ YAPILANIYOR?

Nurcuların yakın zamana kadar en etkin grubu ise FETÖ olmuştu. AKP; iktidarının ilk yıllarında büyük bir destek aldığı FETÖ’yle 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından ortaklığını bozmuş, terör örgütü olarak ilan etmişti. 15 Temmuz Darbe Girişimi ve elebaşı Fetullah Gülen’in 20 Ekim 2024’teki yaşamını yitirişinin ardından terör grubunun faaliyetleri merak konusu oldu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca son dönemlerde terör örgütünün bakanlık ve TSK’deki mahrem yapılanmalarına yönelik operasyonları ise “terör örgütünün yeniden yapılandığını” ortaya çıkardı.

FETÖ İKTİDARA YAKIN CEMAATLERE SIZIYOR

Bu konu hakkında gazetemiz Cumhuriyet’e konuşan ve FETÖ’yle mücadelesiyle bilinen İslamcı yazar İsmail Nacar; terör örgütünün başta iktidara yakın Menzil, İsmailağa, Erenköy ile İskenderpaşa cemaatlerine ve Büyük Doğu çevresine sızdığını ileri sürdü. Nacar; “Bu takiye politikası bütün canlılığıyla devam ediyor. Değişik istikamette bu yapı sürüyor. Kendilerine hizmet etmeyen bazı devlet görevlilerini MHP çevresine FETÖ’cü, AKP çevresine milliyetçi-ırkçı olarak fişliyorlar. Zamanında FETÖ’den ceza almış ancak beraat etmiş devlet görevlilerinin de görevlerine iadesini savunuyorlar. Bu konuda Bülent Arınç’ı (eski TBMM Başkanı) devreye sokuyorlar” dedi.

FETÖ ‘BAŞ YÜCELER ŞÛRASI’YLA SÜRÜYOR

Terör elebaşısının yaşamını yitirmesinin ardından terör örgütünün “Baş Yüceler Şûrası” ile yönetildiğini belirten Nacar; bu şûranın gerici yazar Nezip Fazıl Kısakürek’in “İdologiya” eserinden geldiğini aktardı.

Nacar şûrada şu isimlerin bulunduğunu aktardı: Şerif Ali Tekalan, İlhan İşbilen, Suat Yıldırım, Mehmet Ali Şengül, Erdoğan Tüzün, İsmet Aksoy, Bahattin Karataş, Hüseyin Kara, Ali Bayram, Abdullah Aybaz, İsmail Küçükçelebi ve Ekrem Dumanlı. Ancak şûranın başı olan “Baş Yüce”nin daha seçilemediğini belirten Nacar, “Şûranın arasında anlaşmazlıklar olsa da yapıyı sürdürüyorlar” ifadesini kullandı. Nacar ayrıca FETÖ’nün radikal İslamcı grup olan Hizbut Tahrir’de de yapılandığını ve “Hilafetçilik” konusunda bu yapıyla işbirliği yaptığını aktardı.

Image

FETÖ Baş Yüceler Şurası Üyesi Suat Yıldırım (soldaki) ve FETÖ Baş Yüceler Şurası Üyesi Bahattin Karataş (sağdaki)

NURCULARIN GÜVENLİK KURUMLARINDAKİ YAPILANMALARI: KURDOĞLU VE MEŞVERETÇİLER

Nurcuların, TSK’ye Kurdoğlu ve emniyete ise Meşveret gruplarıyla sızdığı biliniyor. Kurdoğlu grubu; kamuoyunun “sarıklı amiral” olarak tanıdığı Tuğamiral Mehmet Sarı’nın 2021’de üniformasının üzerine cübbe ve sarık giydiği bir fotoğrafının yayımlanmasıyla gündemine gelmişti. Sarı bu görüntünün ardından görevinden ihraç edilmeyip 2024’te emekliliğe sevk edilmişti. Meşveret grubu ise Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “FETÖ firarisi Cevheri Güven’e bilgi sızdırma” iddiasıyla görülen davadaki sanık itirafıyla açığa çıkmıştı. Davanın 21 Şubat’taki ilk duruşmasında tutuklu sanık eski polis memuru Serkan Dinçer; Meşveretçi olduğunu itiraf ederek, FETÖ’cü olmadığını savunmuştu.

Image

“Sarıklı amiral” Tuğamiral Mehmet Sarı

SİYASETTEN TİCARETE: SÜLEYMANCILAR

Paralel yapı olabilecek gruplardan birisi de Nurculuk kadar eski bir gerici hareket olan Süleymancılar… Süleymancılar, eski elebaşıları Kemal Kacar ve Arif Ahmet Denizolgun döneminde siyasette aktif bir konumdaydı. İki elebaşısının milletvekilliği ve bakanlık yapması bu konuda en büyük etken olmuştu. Ancak mevcut elebaşı Alihan Kuriş döneminde ise cemaat siyasetten, ticarete yöneldi. Her ne kadar Arif Ahmet Denizolgun’un yeğeni Fatih Süleyman Denizolgun AKP’den İstanbul Milletvekili olsa da cemaatin siyasette eskisi kadar görünür bir rolü bulunmuyor.

Image

Süleymancılar 2. elebaşıları Kemal Kacar (soldaki) ve Süleymancılar 3. elebaşısı Arif Ahmet Denizolgun (sağdaki)

ELEBAŞILARI MİLLETVEKİLLİĞİ VE BAKANLIK YAPMIŞTI

Cemaatin 2. elebaşısı olan Kemal Kacar, 1965’te Millet Partisi’nden, 1969 ve 1977’de de Adalet Partisi’nden milletvekili olmuştu. Cemaatin 3. elebaşısı Arif Ahmet Denizolgun ise 1995’te Refah Partisi’den milletvekili seçilirken, 28 Şubat sürecinin ardından Anavatan Partisi (ANAP), Demokratik Sol Parti (DSP) ve Demokratik Türkiye Partisi (DTP) tarafından kurulan ANASOL-D koalisyon hükûmetinde Ulaştırma Bakanlığı görevini (1998-1999) üstlenmişti. 

‘YENİ BİR FETÖ İLE KARŞILAŞMAMAK İÇİN’

Diyanet’in raporuna göre; cemaatin mevcut faaliyetleri ise sahip oldukları birçok holding ve aldıkları bağışlarla kurdukları öğrenci yurtları, “Süleymaniye Eğitim Kurumları” ve Kuran kurslarından oluşuyor. Raporda cemaat hakkında yapılan şu değerlendirme dikkat çekiyor:

“Süleymancılarla ilgili olarak, onların, birtakım yabancı istihbarat örgütleriyle bağlantısı olduğu iddialarının ciddiye alınması ve yeni bir FETÖ ile karşılaşmamak için gerekli incelemelerin yapılması, üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Zira uzun yıllar cemaat bünyesinde çalışmış, içyüzlerine vâkıf olduktan sonra onlardan ayrılmış olan ve cemaat içinde ‘Kozan imamı’ olarak bilinen Mustafa Akyıldız, oluşumun din anlayışı ve yapılanmasıyla ilgili oldukça ciddi iddialarda bulunmaktadır. Buna göre, cemaatin Türkiye genelinde bölgeler bazında ‘kolordu kumandanlığı’ ismi altında yapılandıkları öne sürülmektedir. Cemaat hakkında dile getirilen bir başka iddia da 16 yıldır derin güçler tarafından kontrol altında tutulduğudur. 1980 darbesinden sonra arkadaşıyla hapse alınan Kemal Kacar’ın, o dönemki MİT tarafından hapiste anlaşmaya zorlandığı, anlaşmayı kabul etmek zorunda kaldığı söylenmektedir.”

YARIN: İsmailağa, Erenköy ve İskenderpaşa; laik ve örgün Türk eğitim sistemine paralel sistem oluşturdu…

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmekMesajları Oku

jojobet jojobet vdcasino jojobet
gaziantep escort gaziantep escort